kendime
21iskemle — is., Rum. 1) Arkalıksız sandalye İskemlelerin maroken minderlerinden kendime yatak yapıyordum. Ç. Altan 2) Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu vb. konulan küçük masa 3) Sandalye Verilen iskemleleri, ısmarlanmak istenen kahveleri reddetti. R. N.… …
22konyak — is., ğı, Fr. cognac Kanyak Senin için bir şişe rakı, kendime de konyak aldım. R. H. Karay …
23peylemek — nsz 1) Bir şeyi önceden kendine ayırtmak Ta uçta kendime bir yer peyleyip sineyim derken Gazi seslendi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Temin etmek, sağlamak 3) Ismarlamak Günlerce uzak köylerden jandarmalar, şöhretli zağarlar getiriyorlar, kış için… …
24ressamlık — is., ğı 1) Ressam olma durumu Ressamlığı hayatta kendime bir mefkûre diye kabul ediyordum. H. C. Yalçın 2) Resim yapma sanatı …
25serkeş — sf., Far. serkeş Kafa tutan, başkaldıran Ün salmış nice serkeş efeleri kendime bent etmiş, nice açları doyurmuş, nice çıplakları giydirmiş... Y. K. Karaosmanoğlu …
26vitrin — is., Fr. vitrine 1) Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen Sarışın bir kız, pastacının vitrinine dikkatle bakıyordu. P. Safa 2) İçine konan şeylerin görünmesi için yapılmış camlı dolap… …
27yaraştırmak — i, e Uygun görmek, yakıştırmak, tensip etmek Kendime ben de o hâli yaraştıramıyorum. R. H. Karay …
28zulmetmek — e, der, Ar. ẓulm + T. etmek Eziyet etmek, işkence etmek Ona fenalık etmekle, kendi kendime mi zulmediyordum? S. F. Abasıyanık …
29fenalık etmek — kötülük etmek, kötülükte bulunmak Bilmeyerek sütnineciğime ve kendime büyük bir fenalık etmiştim. R. N. Güntekin …
30fora etmek — 1) açmak, çözmek Diğeri ise yelkeni fora etti. A. Mithat 2) argo çıkarmak Arkadaşlar da derinliğine bir samimiyetle ceketlerini fora etmişler. Ç. Altan 3) argo bıçak, tabanca vb.ni çekip çıkarmak 4) açmak, çıplak duruma getirmek Gözlerine sürme… …