kendime
11ağlatma — is. Ağlatmak işi Ağlatmayı geçtik, hiç değilse kendime güldürmeden çalabilsem. H. Taner …
12ahdetmek — e, der, Ar. ˁahd + T. etmek 1) Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim. R. H. Karay 2) Yemin etmek Bu ailenin işini mukaddes bir vazife gibi yapmaya içimden ahdettim. H. R.… …
13dedirtmek — i, e Demek zorunda bıraktırmak Kendime deli dedirtinceye kadar neler çektiğimi ben bilirim. A. Ş. Hisar …
14dönenmek — de, hlk. Olduğu yerde veya bir şeyin çevresinde dönmek Öğleye kadar dönendim durdum evin içinde, kendime işler uydurdum. E. Bener …
15erotizm — is., Fr. érotisme 1) Erosçuluk Erotizm dendiğinde kendime göre bir yorumlayışım var. S. İleri 2) Kösnüllük, şehvaniyet …
16güldürmek — i Gülmesine sebep olmak Ağlatmayı geçtik, hiç değilse kendime güldürmeden çalabilsem. H. Taner …
17güvenmek — e Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek Bu işte size güveniyorum. Kendimi kuvvetli görmek biraz fazla kendime güvenmek olur. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …
18ideal — is., li, fel., Fr. idéal 1) Ülkü Büyük ideal sahiplerinin ilk kudretleri ketum oluşlarıdır. A. Gündüz 2) sf. Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan Benim de kendime mahsus ideal hayallerim olur. S. F. Abasıyanık …
19irkiliş — is. İrkilme işi veya biçimi Seyircilerin irkilişi beni kendime getirdi. H. Taner …
20iskambil kâğıdı — is. İskambil İskambil kâğıtlarını karıştırıyorum, kendi kendime söyleniyorum. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iskambil kâğıdı gibi devrilmek …