kanun koymak
1kayıt koymak — engellemek, sınırlamak, takyit etmek Kanun ... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz. Anayasa …
2seçim — is. 1) Seçme işi 2) huk. Kanunlar, yönetmelikler uyarınca kanun koymak ve yönetmek için bir veya daha çok aday arasından belli birini veya birkaçını seçme, intihap Seçim günleri yaklaştıkça iki komşu da propaganda faaliyetini büsbütün artırdılar …
3seçim — Kanunlar, yönetmelikler uyarınca kanun koymak ve yönetmek için bir veya daha çok aday arasından belli birini veya birkaçını seçme, intihap …
4adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… …
5dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …
6son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… …