kafası
1kafası kazan (gibi) olmak — kafası şişmek …
2kafası bulutlu — sf. Sarhoş Kaptan o akşam geç dönmüş, kafası yarı bulutluydu. S. F. Abasıyanık …
3kafası dumanlı — sf. 1) Sarhoş 2) Çözemediği karışık düşüncelerle kafası yorgun (kimse) …
4kafası tembel — sf. Alık, budala, basireti olmayan (kimse) Ben, dedim, senin gibi kafası tembel adam değilim. M. Ş. Esendal …
5kafası işlemek (veya çalışmak) — aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olmak Hasan ın kafası şimdi üç cepheli işliyordu. O. C. Kaygılı …
6kafası sersem sepet (olmak) — gürültü ve uğultudan zihni yorulmuş (olmak) Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra, yorgun, uykusuz, kafası sersem sepet girdiği için kasabaya, henüz pek bir şeyin farkında değildi. E. Bener …
7kafası boş — sf. Cahil …
8kafası çatlak — sf., ğı Yarı deli, aptal (kimse) …
9kafası iyi — sf., argo Sarhoş …
10kafası kıyak — sf., ğı, argo Sarhoş …