kör gözlü
1kör — sf., Far. kūr 1) Görme engelli Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür. N. Cumalı 2) Keskinliği yeterli olmayan Kör bıçak. Kör makas. 3) Az aydınlık veren Sahanlığın üstünde bir kör kandil… …
2kor — is. 1) İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası 2) mec. Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. Ç. Altan 3) sf., mec. Kırmızı renkli Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli. Y. K.… …
3kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur — kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur …
4kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur — bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır anlamında kullanılan bir söz …
5Турецкий ван — Турецкий ван …
6AVRA — Şaşı. Kör kadın. Tek gözlü. * Mc: Kör fikir. * Çirkin ve kabih söz. * Sâdece dünyayı düşünüp âhireti unutan …
7kel — sf., Far. kel 1) Saçı dökülmüş olan (kimse) 2) mec. Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki) Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. S. F. Abasıyanık 3) mec. Gelişmemiş, cılız (bitki) Kel bir ağaç. 4) mec. İçinde az eşya bulunan… …
8A'VER — Tek gözlü. Bir gözü kör. Yek çeşm.(Âhirzamanda gelecek Süfyan adındaki bir zâlimden Aver diye rivayetlerde bahsedilmesi, sadece dünyayı görecek bir gözü olduğu ve âhireti görecek imân gözünün olmadığından kinayedir …