iyisi

  • 91Иу (уезд) — Иу ئارا تۈرۈك ناھىيىسى 伊吾县 Страна КНР Статус Уезд Входит в Хами, Синьцзян Население (19 …

    Википедия

  • 92Шаяр — Аксу (округ) Площадь: 31972 км² …

    Википедия

  • 93adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 94bu — sf. 1) Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz Bu ev geniştir. 2) zm. En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz Birleşik Sözler bu arada bu cümleden …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 95cereyan — is., Ar. cereyān 1) Bir yöne doğru akma, akış, akıntı Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı. E. E. Talu 2) Bir şeyin gelişme, olma durumu En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 96daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 97ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 98dolmuş — sf. 1) Boş yeri kalmamış, meşbu 2) is. Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt En iyisi ben buradan bir dolmuşa binip eve gideyim. Ç. Altan Birleşik Sözler dolmuş durağı dolmuş uçak Atasözü, Deyim ve Birleşik… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 99ehvenişer — is., esk., Ar. ehven + şerr Birkaç kötüden en az kötü olanı, kötünün iyisi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 100el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük