iyice
1iyice — sf. 1) İyiye yakın İyice bir ev. 2) zf. Çok, neredeyse tamamen Şapkası iyice yana yıkılmıştı. Ç. Altan 3) zf. Gereği gibi …
2adamakıllı — iyice …
3alışkın olmak — iyice alışmak, yabancılık çekmemek Hayatın alışkın olduğumuz birçok gündelik hâlleri beklenmedik nice zevklere bürünürdü. A. Ş. Hisar …
4evirmek çevirmek — iyice, istediği gibi, adamakıllı gözden geçirmek Veznedar lirayı aldı, evirdi çevirdi, dudak büktü... H. Z. Uşaklıgil …
5nar gibi — iyice kızarmış (yiyecek) …
6teraziye vurmak — iyice tartarak düşünmek …
7usançlık getirmek — iyice bıkmak, tamamen usanmak Üzüntüyle usançlık getirip işinden soğumasın! M. Ş. Esendal …
8ahı gitmek vahı kalmak — iyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek …
9alışkanlığında olmak — iyice alışık bulunmak, huy hâline getirmek Devlet ileri gelenleriyle hoş geçinmek alışkanlığında olduğundan sıkı fıkılık politikası güdermiş. S. Birsel …
10helme gibi — iyice pişmiş …