iyice

  • 61dumanlamak — i 1) Dumanlı duruma getirmek 2) Dumana tutmak 3) mec. Sarhoş etmek Rıza bey, kafasını iyice dumanlamadan uduna uzanmazdı zaten. A. İlhan …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 62duvar dişi — is., mim. İleride eklenecek duvarın iyice tutunması için duvarın bir yerinde bırakılan tuğla çıkıntıları, ekleme dişi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 63elektriklendirmek — i 1) Elektrik sağlamak 2) mec. Sinirli ve gergin bir duruma yol açmak Seçim, havayı büsbütün elektriklendirmiş, sinirleri iyice gerginleştirmişti. T. Buğra …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 64enayi — sf., argo Fazla bön, avanak, et kafalı, budala İyice buldum kafayı, sen daha bulmadıysan enayisin. A. İlhan Birleşik Sözler enayi dümbeleği …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 65enikonu — zf. İyiden iyiye, iyice, oldukça Rahmi idadide okurken Rıza efendi artık enikonu zengindir. T. Buğra …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 66erguvan — is., bit. b., Far. erġavān Baklagillerden, eflatunla kırmızı arası renkte çiçek açan, güzel bir süs ağacı, deliboynuz (Cercis siliquastrum) Erguvan dallarından örülmüş çardağın içi loştu iyice. N. Cumalı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 67eski püskü — sf. Çok eski, iyice eski Eski püskü paketin içinde ne olduğunu anladınız, değil mi? O. C. Kaygılı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 68evire çevire — zf. İyice, istediği gibi, adamakıllı Kravatımın ucunu yakalamış, nasıl örüldüğünü, nasıl dikildiğini evire çevire tetkik ediyor. R. N. Güntekin …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 69fıkıh — is., khı, esk., Ar. fiḳh 1) Bir şeyi, gereği gibi, iyice anlayıp bilme 2) din b. İslam hukukunda din ve dünya işleri ile ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmuş olan kuralların bütünü …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 70Frenkleşmek — nsz Frenge benzemek, Frenk gibi davranışlarda bulunmak İyice Frenkleşmiş olan Nizamettin Bey, tiyatro muhabbetinden bahsediyordu. P. Safa …

    Çağatay Osmanlı Sözlük