iyice
41bastırmak — i 1) Basma işini yaptırmak Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta. T. Dursun K 2) Zararlı bir olayı önlemek Yangını bastırmak. 3) Durdurmak İsyanı bastırmak. 4) Üstünlüğünü göstermek Şişman, kısa boylu bir yüzbaşı usulsüzlükte …
42başkaldırmak — e 1) Ayaklanmak, isyan etmek Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı. P. Safa 2) nsz İyice coşmak, kabarmak Başkaldırmış denizle dövüşe dövüşe boğulanı gördün mü? Z. Selimoğlu …
43batırmak — i, e 1) Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı. C. Uçuk 2) i Bir işte sermayeyi yitirmek Parasını batırmak. 3) i Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek Böyle… …
44belermek — nsz, hlk. Göz, akı iyice belirecek biçimde açılmak Gözleri belerdi …
45belertmek — i, hlk. Gözünü, akı iyice belirecek biçimde açmak …
46belirmek — nsz 1) Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor. R. H. Karay 2) Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek Kafasında… …
47benzetmek — i, e 1) Benzer duruma getirmek İki şeyi birbirine benzetmek. 2) Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak Onu ceylana benzetiyorum. R. H. Karay 3) i, mec. Kötü bir duruma getirmek, bozmak Çocuk, oyuncağını benzetti. 4) i, mec. Dövmek Ali yi… …
48bir güzel — zf. Çok iyi, iyice Ön yargılı bir adam olduğumu bir güzel göstermişti bana. A. Ümit …
49buğulanmak — nsz Üzerinde buğu oluşmak, buğu ile kaplanmak Cigara dumanı, solukların sıcaklığı ile kahvelerin camları iyice buğulanmıştı. N. Cumalı …
50bumburuşuk — sf., ğu Çok, iyice buruşmuş olan Yüzüme, gözlerini, hasta, kenarları bumburuşuk gözlerini kaldırdı. S. F. Abasıyanık …