iyice

  • 121sığınma cebi — is. Kara yollarında araçların durmasına, beklemesine ayrılmış, sağ tarafta yer alan bölüm, alan Sığınma cebi yoksa yolun sağ tarafına iyice yanaşılır …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 122sıkı sıkı — sf. İyice Daima sıkı sıkı kapalı demir kepenkler işlerini göremez hâle geliyorlardı. T. Buğra …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 123sıkı sıkıya — zf. 1) Çok sıkı olarak, sımsıkı Bekçiyi sıkı sıkıya bağlayarak ötede hendeğin içine bıraktılar. M. Ş. Esendal 2) İyice Biçimler sonsuz ve ölümsüzdür ama maddeye sıkı sıkıya bağlıdırlar. A. Erhat …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 124sıkıca — zf. Sıkı bir biçimde, iyice İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı. F. F. Tülbentçi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 125sıkılamak — i 1) Sıkı duruma getirmek 2) Sıkıştırmak 3) Dolma tüfek, tabanca vb. ateşli silahları ağızdan doldurup sıkıştırmak 4) İyice tembih etmek 5) mec. Bunaltmak 6) mec. Zorlamak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 126sinmek — nsz, e, er 1) Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak Salonda bulunan yirmiyi aşkın insan ürkmüş, sinmişti. T. Buğra 2) Korku, yılgınlık vb. sebeplerle konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek Artık Emine nin takdirine,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 127tahkik — is., Ar. taḥḳīḳ Soruşturma Bunun böyle olduğunu iyice tahkik için yola çıkmak üzere idim. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tahkik etmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 128takatuka — is. 1) Gürültü patırtı 2) Basımevlerinde dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz 3) esk. Odanın ortasına yerleştirilen, uzun tütün çubuklarının külünün döküldüğü çanak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük