iyi bulmak

  • 1şifa bulmak — iyi olmak, onmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2edgermek — iyi görmek, iyi bulmak, kulak asmak, dinlemek; düzeltmek, onatlamak I, 227, 237; II, 29 …

    Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • 3ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5onmak — nsz, ar 1) Daha iyi bir duruma girmek, salah bulmak 2) Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak, mesut olmak 3) Hastalıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felah bulmak, iflah olmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8Xanadu Resort Hotel — (Белек,Турция) Категория отеля: 5 звездочный отель Адрес: Belek Tourism Center …

    Каталог отелей

  • 9adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H …

    Çağatay Osmanlı Sözlük