inanç

  • 111erkincilik — is., ği, ekon. 1) Bireyin özgürlüğünü ve ekonomik güçler arasında hür yarışmayı savunan, bireyler, sınıflar ve uluslararasındaki ekonomik ilişkilere devletin karışmamasını isteyen öğreti, liberalizm, devletçilik, toplumculuk karşıtı 2) fel.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 112felsefi — sf., esk., Ar. felsefī Felsefe ile ilgili, felsefeye ilişkin Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerden ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Anayasa …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 113gizemsel — sf. Gizemle ilgili, gizeme ilişkin, mistik Bunlar tabuları, dinsel yasakları ve buyrukları içeren gizemsel inanç kurumlarıdır. M. C. Anday …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 114gövde — is. 1) Bir şeyin asıl bölümü 2) anat. İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm 3) anat. Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan, ağaçlarda kök ve dallardan geri kalan bölüm 4) Kesilmiş hayvanın, sakatatları alındıktan sonraki durumu 5) …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 115halk bilgisi — is. Halk biliminin, çevreyi oluşturan canlı, cansız doğal nesnelerle ilgili inanç ve uygulamaları konu alan dalı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 116hurafe — is., din b., Ar. ḫurāfe Dine sonradan girmiş yanlış inanç …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 117ilke — is. 1) Temel düşünce, temel inanç, umde, unsur, prensip İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı. H. Taner 2) Temel bilgi Kimyanın ilkeleri. 3) Öge Atomlar cisimlerin ilkeleridir. 4) Davranış kuralı Bence ahlakın bir… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 118itikat — is., dı, din b., Ar. iˁtiḳād 1) İnanma, inan 2) İnanç Şüphe, fena bir kurt gibi ruhunu kemirmeye, masum itikadını yavaş yavaş yıkmaya başlamıştı. R. N. Güntekin Birleşik Sözler batıl itikat …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 119kafatasçılık — is., ğı 1) İnsanları kafataslarının biçimine göre değerlendiren görüş 2) Bir düşünce, inanç vb.ne körü körüne bağlılık 3) mec …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 120kanaat — is., ti, Ar. ḳanāˁat 1) Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum 2) Kanma, inanma Sınıfını geçeceğine kanaatim yok. 3) Kanış, kanı, inanç, düşünce Biz kanaatlerimizi açık söyleriz. E. İ. Benice… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük