ifade vermek
1ifade vermek — huk. bir olayla ilgili olarak gördüğünü, bildiğini yetkili veya ilgili kimseye söylemek …
2ifade vermek — Bir olayla ilgili olarak gördüğünü, bildiğini yetkili veya ilgili kimseye söylemek …
3ifade — is., Ar. ifāde 1) Anlatım Güzel bir ifade. 2) Deyiş, söyleyiş Not ettiklerimi bir ağzın ifadesi şekline sokarak size okutacağım. S. M. Alus 3) Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin bütünü Sakalı yeni çıkmış yüzünde çocukça ifadeler… …
4İFADE — Anlatmak. Söylemek. * Fayda vermek, fayda tutmak …
5bilkürmek — ifade, bildirmek, teblig, îlam i eşâr etmek, tâlimat vermek …
6ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …
7bildirmek — e 1) Herhangi bir şeyi haber vermek Anası böyle söyledi, gene de gidip kocasına bildirdi. M. Ş. Esendal 2) nsz Herhangi bir konuda bilgi vermek Gönderdiğim mektubun bir ehemmiyeti yoktur, diye bildir, dedi. F. R. Atay 3) i Anlatmak, ifade etmek… …
8rapor — is., Fr. rapport 1) Herhangi bir işte, bir konuda yapılan inceleme ve araştırma sonucunu, düşünceleri veya gözlemleri bildiren yazı Yanımdaki küçük masanın üstünde çabucak raporunu yazdı. Ö. Seyfettin 2) Anlatım, ifade 3) tıp Hastalığın teşhisi,… …
9FÂTİHA — Bir şeyin başlangıcı, ibtidası. * Mübaşeret. Başlamak. * Karar vermek. * Bir duânın sonunda veya duâya başlarken Fâtiha Suresini okumayı hatırlatan ifade. * Kur an ı Kerim in birinci suresi. (Bak: Seb ul mesâni …
10KABZ U BAST — Ruhen sıkıntı. Daralma ve genişleme. Sıkıntı ve ferahlık. * Birini diğeri üzerine tercih etme. * Münkabız bir adama ferahlık ve sürurluluk vermek, sevindirmek. * Beyan ve ifâde etmek. * Uzun uzun ve etraflıca anlatmak …
- 1
- 2