iş başına
21başına oturmak — (bir işin veya şeyin) bir işi yapmaya başlamak, işe koyulmak Kendine güvenini tam bulduğu, oyununu yazabileceğine inandığı gün oturacaktı masanın başına. N. Cumalı …
22başına yıkmak — harap etmek, zor durumda bırakmak Babamın evinden çıktım / Evini başına yıktım. Halk türküsü …
23başına buyruk — sf., ğu Kimseden izin almaksızın dilediği gibi davranan (kimse), failimuhtar …
24başına balta kesilmek (veya olmak) — sürekli istemek, ısrar etmek, inat etmek Bir kere tadına varanlar, yine ondan ver diye başıma balta kesiliyorlar. H. R. Gürpınar …
25başına bir hâl gelmek — 1) kötü bir duruma uğramak 2) ölüm ihtimali olmak …
26başına çalmak — (birinin) bir şeyi öfkeyle, nefretle geri vermek …
27başına çalsın! — birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve nefretle geri çevrildiğini anlatmak için söylenen bir söz …
28başına çıkarmak — şımartmak, çok yüz vermek …
29başına çıkmak — (birinin) birinden yüz bulup ona karşı pek şımarıkça davranmak Hizmetçi kadınlarla içli dışlı olmamak, onlara mesafeli davranmak gerekirdi, yoksa başınıza çıkarlardı. T. Uyar …
30başına çorap örmek — (birinin) birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak …