içinde duymak
1içinde duymak — hissetmek, varlığını algılamak Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım. S. F. Abasıyanık …
2duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… …
3acı çekmek (veya duymak) — 1) ağrı, sızı duymak Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu …
4iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… …
5ezilmek — nsz 1) Ezme işine konu olmak Altın tas içinde kınam ezildi / Gümüş tarak ile zülfüm düzüldü. Halk türküsü 2) Açlık sıkıntısı duymak İçim eziliyor, bir bardak süt içeyim. Birleşik Sözler ezile büzüle Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ezilip… …
6heyecan — is., Ar. heyecān 1) Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu 2) fel. Coşku Halk heyecan içinde. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller heyecan duymak heyecan vermek heyecana düşürmek …
7kıvanç — is., cı 1) Övünç, iftihar 2) Sevinç Yeni dostluklar kurmuş olmanın kıvancı içinde ev sahiplerimizden ayrıldık. M. C. Anday Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kıvanç duymak …
8kıvranmak — nsz 1) Ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle vücut eğilip bükülmek Hasta, yorganın altında biraz kıvranarak devam etti. P. Safa 2) mec. Acı çekmek, üzülmek Yıllardan beri düşmanların eline düşmüş olan bu kıymetli… …
9kurtlanmak — nsz 1) İçinde veya üzerinde kurt üremek 2) mec. Rahat oturmayıp telaş ve sabırsızlık göstermek 3) mec. Sürekli kımıldanmak 4) mec. Bir yerde çok oturmaktan bıkarak gezme gereği duymak Sabahtan beri burada kurtlandım, biraz çıkalım …
10kuşkulanmak — nsz Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek Bu sükûttan kuşkulanan Mebrure, yarı beline kadar hastanın üstüne düşerek elini yakaladı. P. Safa …
- 1
- 2