her durumda
1her halde — 1. mutlaka, her durumda. ♦ her vakit her zaman, daima …
2her telden çalmak — 1) her çeşit işi yapabilir durumda olmak 2) birçok konuda bilgisi olmak Senin anlayacağın, her telden çalıyor benim çocuklar. A. Kulin …
3nasıl olsa — her durumda, er geç Ölüm nasıl olsa gelecek diye düşündü. M. Ş. Esendal …
4ne olursa olsun — her durumda, olumlu veya olumsuz bütün şartlarda anlamında kullanılan bir söz Ne olursa olsun tahtı ele geçirmek amacını gütmüyorum ben. T. Oflazoğlu …
5iyimserlik — is., ği 1) Genellikle her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren bir tutum veya kişilik özelliği, nikbinlik, optimizm Ona eşlik eden iyimserlik havası, bir an olsun bulutlanmasın istiyorduk. H. Taner 2) Her şeyi en iyi yanından gören, her… …
6demir tavında dövülür — her iş zamanında ve uygun durumda yapılır anlamında kullanılan bir söz Uzun hoca bu son sözünde pişman oldu. Demir tavında dövülür ama bu demir o demir mi? K. Tahir …
7günü gününe uymaz — her zaman aynı durumda bulunmaz, kararsız …
8ne yapıp yapıp — her ne durumda olursa olsun bir çözüm yolu bularak Seni ne yapıp yapıp memleketine göndereceğim. F. R. Atay …
9tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …
10çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… …