hayretle
1hayretle — zf. Şaşkınlıkla, şaşarak İri kirpikli yeşil gözlerini kocaman kocaman açıp hayretle doktorun yüzüne baktı. H. Taner …
2tankırtmak — hayretle bakmak, mahv olup baka kalmak …
3MEBHUT — Hayretle, şaşkın, mütehayyir. Sersem …
4MÜFEZZİ' — Hayretle ve şaşkın şaşkın baktıran …
5cızırdatma — is. Cızırdatmak işi İşlerini takibe gelenler, onların böyle kolaylıkla kalem cızırdatmalarına ... hayretle bakarlar. R. H. Karay …
6serinlik — is., ği 1) Serin olma durumu Serinlik, gölgelik içinde, o kızgın yerlere hayretle bakıyorum. R. H. Karay 2) Serin hava Latif bir akşam serinliği ortalığı kaplamıştı. M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller serinlik vermek …
7boynunu bükmek — 1) acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak Biraz düşündükten sonra ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü. Y. Z. Ortaç 2) bir durumu, bir işi ister istemez kabul etmek Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi. P. Safa 3) bitki… …
8gözlerini fal taşı gibi açmak — şaşkınlıkla, hayretle bakmak …
9TEFZİ' — Ürkütme. Korkutma. * Hayretle baktırma …
10baka kaldım — şaşırmak donmak kalmak, hayretle bakmak …