hayâlet

  • 21böcü — is., hlk. 1) Kurt 2) Böcek 3) Çocukları korkutmak için söylenen ve hayalet, hortlak vb. hayalî varlık Ferace ile böcü gibi çıkacak değilim ya. H. R. Gürpınar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 22çarliston — is., İng. charleston 1) Birinci Dünya Savaşı ndan sonra Avrupa da yaygınlaşan dans türü 2) Bu dansın müziği Arkamızdan geliyor ve ıslıkla bir çarliston çalıyordu. A. Gündüz 3) bit. b. Sivri uçlu, uzun ve kalın, tatlı, yeşilimsi biber, çarliston… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 23fantom — is., Fr. fantôme Hayalet …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 24görüntü — is. 1) Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet 2) Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. ile oluşturulan biçimi, hayal 3) Manzara 4) fiz. Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal 5) mat. Sayı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 25gulyabani — is., esk., Ar. ġūl + Far. yābān + Ar. ī Karanlık ve ıssız yerlerde, insanın gördüğünü sandığı korkunç hayalet …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 26hortlak — is., ğı Mezardan çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 27karakoncolos — is. 1) Çocukları korkutmak için kendisinden söz edilen, gerçek dışı bir yaratık, umacı, hayalet 2) mec. Çok çirkin kimse …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 28tayf — is., esk., Ar. ṭayf 1) Görüntü, hayalet, ruh Orada ezelî efsanelerini yaşayan binlerce tayf vardı. Ö. Seyfettin 2) fiz. Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü Güneşin tayfı, biçmenin… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 29uçup gitmek — kaybolmak, yok olmak Sağıma baktım. İhtiyar yoktu. Güneşin ilk ziyalarıyla beraber kaybolan hayalet gibi sanki silinmiş, uçmuş gitmişti. Ö. Seyfettin …

    Çağatay Osmanlı Sözlük