haklı
71MÜMEVVEH — Sahte, samimi olmayan, içten değil. Görünüşte haklı olan. Gösterişle alâkadar …
72MÜMEVVEHÂT — Hayâli, görünüşe göre haklı olanlar …
73NAMIK KEMAL — (Mi: 1840 1888) Tekirdağ lı olup İslâm mücahidlerindendir. Yeni Osmanlılık hareketine vatan mefhumunu sokmuş, Firâki, hapsi, nefyi kadr i nâmusumla gördüm hep diye haklı olduğunu dâima müdâfaa etmiştir. Ehl i kemâl bir zat olduğu, davasının… …
74NEFS-İ EMMARE — İnsanın çirkin ve şeytanın teşviklerine itirazsız ve mücahedesiz tâbi olması hâli.(Nefs i emmârenin istibdad ı rezilesinden selâmetimiz İslâmiyete istinad iledir. O habl ül metine temessük iledir. Ve haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmek,… …
75RASTAN — (Râst. C.) Doğru olanlar. Haklı kimseler …
76SALİH(A) — (Salâh. dan) İşe yarar, elverişli, uygun, iyi. Haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan. * Faziletli, ehl i takva olan …
77SAVABDİDE — f. Doğru ve haklı görülmüş. Beğenilmi …
78SEDAD — İstikamet ve kasd. * Haklı ve doğru şey. * Akıl …
79SER-EFRAZ — f. Başını yükselten, yukarı kaldıran. * Benzerlerinden üstün olan. * Baş kaldıran. * Başı dik, alnı açık. * Haklı ve galib …
80TEMVİH — (C.: Temvihât) Sulandırma, su katma. * Haksız bir şeyi haklı gösterme …