haklı

  • 31bahis — is., hsi, Ar. baḥṣ 1) Üzerinde konuşulan şey, konu Bu bahisleri bırakalım artık. P. Safa 2) Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma 3) esk. Bir kitabın bölümlerinden her biri Birinci bahis.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 32batıl — sf., Ar. bāṭil 1) Doğru ve haklı olmayan 2) Çürük, temelsiz 3) Geçersiz Bütün kıymet hükümlerinin batıl ve bütün ölçülerin bozuk olduğunu ispat yolunda birbiriyle müsabaka eden muharrir ve mütefekkirlerin adedi, o devirde, sayılmayacak kadar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 33birden — zf. 1) Bir defada 2) Ansızın Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım. R. H. Karay 3) Birlikte, beraberce, hepsi bir arada Şimdi, ikisi birden gülmekten kırılıyorlar. Y. K. Karaosmanoğlu 4) Çabucak Birleşik Sözler birdenbire hep birden …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 34etkilenmek — nsz Etkiye uğramak, müteessir olmak Bu büyük adamın olağanüstü tevazusu karşısında haklı olarak etkilenmişti. H. Taner …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 35haklılık — is., ğı Haklı olma durumu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 36işin tuhafı — ünl. Anlaşılamayan, yadırganan şeylerle karşılaşıldığında kullanılan bir söz Bu tutarsızlıklarını haklı göstermek için gerekçe canbazlıklarına girişiyor ve işin tuhafı herkesi aldattıklarını sanıyorlardı H. Taner …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 37işlev — is. 1) Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon Muammer, işlevini yerine getirdi, haklı olarak birçok seyirci kazandı. H. Taner 2) top. b. Bir yapının gerçekleştirilebileceği ve onu başka yapılardan ayırt etme… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 38jeopolitik — is., ği, top. b., Fr. géopolitique 1) Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi 2) Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki 3) Bir devletin saldırgan nitelikteki… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 39mazeret — is., Ar. maˁẕeret 1) Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum. A. Gündüz 2) Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane Birleşik Sözler… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 40muhik — sf., kki, esk., Ar. muḥiḳḳ Haklı, doğru …

    Çağatay Osmanlı Sözlük