hışım
11DAMED — Hışım etmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kızmak …
12HARED — Hışım etmek. * Menetmek, engel olmak …
13MÜMKUT — Hışım ve gadap olunmuş, kızılmış kişi …
14SILA-İ RAHİM — Hısım akrabayı ve mü minleri ziyaret etme, onlarla görüşme ve mektuplaşma; alâkayı devam ettirme. * Akrabanın kusurlarını affetme …
15TAGZİN — Hışım etmek, kızmak. * Buruşturmak …
16ZAHH — Hışım ve gadap etmek, öfkelenmek, kızmak. * Kovmak, def etmek …
17ZÜKE — Hışım, gadap, hiddet, öfke. * Üzüntü, gam, tasa …
18ZİRAYE — Hışım etmek, hiddetlenmek, kızmak …
19akraba — is., ç., huk., Ar. aḳribā 1) Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. Y. K. Beyatlı 2) Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler Akraba diller. 3) mec. Biri,… …
20kadaş — kardeş, hısım, akraba, I, 86, 403. 407; II, 102; II I, 62, 96, 143, 245, 382bkz: kada ş kardeş glbi yakın olan hısım, akraba, I, 369; III, 23, 327bkz: kadaş …