hürmet

  • 31hürmetkârane — zf., esk., Ar. ḥurmet + Far. kār āne Hürmetlice …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 32mezhep — is., bi, din b., Ar. meẕheb 1) Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri Anasının hatırasına bu derin hürmet, ömrünün sonlarına doğru, babamda âdeta bir mezhep hâlini almıştı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 33nezaketli — sf. İnce, nazik ... geniş bilgili, çok nezaketli, şahsına hürmet telkin ettirmiş ve dostları tarafından çok sevilmiş bir zattı. A. Ş. Hisar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 34radyo — is., Fr. radio 1) Elektrik dalgalarının özelliğinden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemi 2) Elektrik dalgalarıyla düzenli olarak yayın yapan istasyon ve bu istasyonun programlarını düzenlemekle görevli kuruluş 3) Bu istasyonun yayınlarını… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 35saygı — is. 1) Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 36saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 37arzu etmek — yürekten istemek Düşündüğüm, arzu ettiğim gibi saf bulduğum bu adama hürmet ederdim. M. Ş. Esendal …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 38ihtirâm — (A.) [ ماﺮﺘﺣا ] saygı duyma, hürmet etme …

    Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • 39Ağırlamış — igraz, ikram, hurmet, çehiz vermiş …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 40çarke — (çerke) fışkırık; küçük hayma; hurmet, riayet; mikdar, mertebe; asker; ilm i musikiden bir makam, rütbe …

    Çağatay Osmanlı Sözlük