hüküm vermek
1hüküm vermek — 1) iyice düşündükten sonra bir karara varmak Oğlum, beni iyi dinledikten sonra hükmünü verecek. R. N. Güntekin 2) bir suçluyu mahkûm etme …
2hüküm — is., kmü, Ar. ḥukm 1) Yargı Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı. F. R. Atay 2) Egemenlik, hâkimiyet 3) Değer, aynı veya benzer nitelik Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut un gözbebeği hükmündeymiş. R. N. Güntekin 4) Önem, geçerlilik Bu… …
3hükm — (A.) [ ﻢﮑﺣ ] hüküm, emir, kesin karar. ♦ hükmünde yerinde, gibi. ♦ hükmünü almak yerine geçmek, gibi olmak. ♦ hüküm vermek kesin karar vermek …
4MUHAKEME — (C.: Muhakemât) (Hüküm. den) Dava için iki tarafın mahkemeye baş vurması. * İki tarafın mahkemeye baş vurması. * İki tarafı dinleyip hüküm vermek. * Düşünmek. * Zihinde inceleme yapmak. * Karar vermek için iyice düşünmek …
5hata — is., Ar. ḫaṭāˀ 1) Yanlış O kitap hatalarla dolu. Böyle bir hüküm vermek hatadır. 2) İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım. B. Felek 3) Suç, günah, kusur Birleşik Sözler hata… …
6kara kaplı kitap — is., bı, mec. 1) Çıkar sağlamak için yasa dışı işlerin yapılmasında yol gösteren yöntemler bütünü 2) esk. Kadıların hüküm vermek için baktıkları kitap …
7oranlamak — i 1) Ölçmek, hesaplamak, hesap etmek 2) Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak hüküm vermek, tahmin etmek 3) Karşılaştırmak, kıyaslamak 4) i, le Eşit tutmak …
8racon kesmek — 1) görünüşe göre hüküm vermek 2) gösteriş yapmak Hayati ortaya atılır, tosunca raconu keser ya da dövülürdü. H. R. Gürpınar …
9ANALOJİ — Mant. Benzetme yoluyla sonuç çıkarma. Bilinmeyen bir durum, bir hadise, bir münasebet ve bir varlık hakkında hüküm vermek için bilinen bir benzeri hakkındaki bilgilerden faydalanılarak muhakeme yürütülmesidir. Bu tarz düşünce çok defa düşüneni… …
10JÜRİ — ing. Herhangi bir mes ele için hüküm vermek üzere toplanan hey et, cemaat …
- 1
- 2