geçiştirmek
1geçiştirmek — i 1) Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak 2) Az bir zararla atlatmak, kurtulmak Nihat bu kazayı da geçiştirince tekrar gözlerini apartmanın kapısına dikti. P. Safa …
2sükûtla geçiştirmek — sözü edilmesi gereken bir noktayı söylemeden atlamak, bile bile bir konuya değinmemek …
3atlatmak — i 1) Atlama işini yaptırmak 2) Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak 3) mec. Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık. T. Buğra 4) mec. Başından savmak Bu Kurul u atlatıncaya… …
4geçiştirme — is. Geçiştirmek işi …
5savuşturmak — i Geçiştirmek, atlatmak Büyük bir felaketten henüz çıkmış bu adamda küçük bir sokak kavgası veya hafif bir araba kazasını savuşturmuş da şimdi üstünü başını düzeltmeye koyulmuş bir kimse hâli vardı. Y. K. Karaosmanoğlu …
6sükût — is., Ar. sukūt Susma, konuşmama, söz söylememe, sessizlik Birleşik Sözler hakkısükût ölüm sükûtu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sükût ikrardan gelir sükûtla geçiştirmek …
7pamuk ipliğiyle bağlamak — (bir işi) etkisi az sürecek bir çare ile geçiştirmek …
8şakaya vurmak — ciddi bir söz veya davranışı şaka yoluyla geçiştirmek …