görünmek
1görünmek — nsz 1) Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek Kapıda Eda Hanım göründü ve ona hatır sordu. P. Safa 2) İzlenim uyandırmak Üzgün ve yorgun görünüyordu. H. Taner 3) Benzemek, görünüşünde olmak 4) mec. Azarlamak Çocuk pek azdı, biraz… …
2sureti haktan görünmek — 1) kendisini iyi niyetli imiş gibi göstermek İstanbul a sureti haktan görünen öyle belediye başkanları geldi ki Anadolu dan gelen hemşehrilerinin gecekondularına göz yumdu. A. Boysan 2) birinin iyiliği için çalışıyor görünmek …
3alıp satmaz görünmek — ilgisiz görünmek veya davranmak …
4dibi görünmek — (bir kabın) içindeki şey tükenmek …
5günlük güneşlik görünmek — sıkıntısız, sorunsuz, huzur ortamında bulunmak …
6tünelin sonunda ışık görünmek — sıkıntılı durumdan kurtulmak için çare belirmek …
7kesenin dibi görünmek — para tükenmek …
8keli görünmek — tkz. (birinin) kusuru ortaya çıkmak …
9dünya gözüne zindan olmak (veya görünmek veya kesilmek) — büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde olmak …
10yol görünmek — gitmek gerekmek …