gökyüzü

  • 51hava sahası — is., huk. Bir devletin yalnız kendisinin kullanma hakkı olduğu, başka devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak yararlanabileceği gökyüzü parçası …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 52masmavi — sf. Her yanı mavi, gömgök Gökyüzü mavi, masmaviydi/ Güneş gittikçe ısıtıyordu. O. V. Kanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 53mavi — is., Ar. māˀī 1) Yeşil ile menekşe rengi arasında bir renk, bulutsuz gökyüzünün rengi 2) sf. Bu renkte olan Birleşik Sözler mavi boncuk mavi çocuk mavihastalık mavikantaron maviküf mavi yakalılar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 54met — 1. is., ddi, coğ., Ar. medd Kabarma Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi. Y. K. Beyatlı 2. is. 1) Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası 2) Bu oyunda kullanılan, 10 15 cm uzunluğundaki değnek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 55namütenahi — sf., Far. nā + Ar. mutenāhī 1) Sonsuz, ucu bucağı olmayan 2) zf., esk. Sonsuz, ucu bucağı olmayan bir biçimde Öğleye yakın bu sis dağılınca gökyüzü namütenahi açılıyordu. S. F. Abasıyanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 56parlak — sf., ğı 1) Parlayan, ışıldayan Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Temiz ve ışıklı Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı. F. N …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 57sema — 1. is., Ar. semāˀ Gök, gökyüzü, felek Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi. H. C. Yalçın Birleşik Sözler alaimisema 2. is., esk., Ar. semāˁ 1) İşitme, duyma 2) Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye vb. çalgılar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 58teker — is. 1) Tekerlek Araba tekeri. Makine tekeri. 2) sf. Tekerlek biçimde olan Bir teker peynir. 3) İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça 4) gök b. Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi 5) gök b. Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 59yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 60hava kararmak — 1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 2) gökyüzü iyice bulutlanmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük