emretmek
1emretmek — i, e, der, Ar. emr + T. etmek Buyurmak, emir vermek Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller emretti patrik efendi …
2TE'MİR — Emretmek …
3tutuzmak — emretmek I, 462; II, 86 …
4salturmak — saldırtmak; sallatmak, sallamayı emretmek; çıkarıp atmayı emretmek II, 187 samak saymak, I, 281; III, 247, 250bkz: sak ış, sakmak, sanamak, sanmak …
5buyurmak — i, e 1) Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur. N. Ataç 2) Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek …
6emir — 1. is., mri, Ar. emr 1) Buyruk, komut, talimat, ferman 2) İstek İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) bit. b. Orta Anadolu da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve… …
7emretme — is. Emretmek işi …
8emreylemek — i, e, Ar. emr + T. eylemek Buyurmak, emretmek …
9direktif vermek — talimat vermek, emretmek, buyurmak Projelere, tasavvurlara geçildi, Paşa direktifler veriyordu. T. Buğra …
10basturmak — bastırmak; bağlamayı ve bastırmayı emretmek; bastırılmak II, 171 …