elle tutulur
1elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır) — çok belirgin, çok açık Sevim in güzelliği elle tutulur, dille anlatılır makbul bir güzellik değildir. R. N. Güntekin …
2elle tutulur — 1) çok açık ve belli 2) somut …
3gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek — çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek Haksızlık, rüşvet, gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti …
4elle tutulur tarafı olmamak — hiçbir değerli yanı olmamak …
5ne hesaba gelmek ne de kantara — elle tutulur olmamak, tutarlı ve sağlam görünmemek Anlattıkların ne hesaba gelir ne de kantara …
6el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …
7göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …
8MADDETEN — Cismen. Madde ve cisim olarak. * İş olarak, iş ile. * Gözle görülür ve elle tutulur şekilde …
9MADDİYAT — (Maddiyet. C.) Maddi ve cismâni şeyler. Gözle görülüp elle tutulur cinsten şeyler …