el sıkmak
51tatlı — sf. 1) Şeker tadında olan Tatlı nar. Tatlı elma. 2) Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen Tatlı su. Tatlı salatalık. 3) is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4) zf. Hoşa gidecek bir biçimde,… …
52tokalaşmak — nsz, le Birbirinin elini sıkmak, el sıkışmak Yalnız rüyalarında birbirlerinden bir lahza ayrılıp tokalaşıyorlardı. S. F. Abasıyanık …
53ümük — is., ğü, hlk. 1) Boğaz 2) Gırtlak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ümüğüne sarılmak ümüğünü sıkmak …
54zehretmek — i, der, Far. zehr + T. etmek Tatsızlık çıkarıp üzüntüye yol açmak, bunaltmak, acı vermek, sıkmak, üzmek Hayatımın sonuna kadar böyle her günümü zehredemem. Y. K. Karaosmanoğlu …
55plak bozulmak — argo can sıkmak, bıkkınlık verecek biçimde konuşmak, dırdır etmek …
56tacizlik etmek — hlk. tedirgin etmek, can sıkmak …
57baş ağrıtmak — tedirgin etmek, bıkkınlık vermek, can sıkmak …
58tepesinde bitmek — 1) (birinin) istenmediği hâlde birinin yanına gelip ayrılmak istememek, türlü isteklerle canını sıkmak, rahatsız etmek 2) (birinin) ansızın yanına gelmek …
59su kaçırmak — 1) su sızdırmak 2) argo baş ağrıtmak, can sıkmak …
60kasmak — kazındı, kazğan dibi; çeküp darıltmak, kısmak, sıkmak, sıkıştırmak kazındı tutmak, kazğan dibi yanmak …