dolaşmak
1dolaşmak — nsz 1) Gezmek, gezinmek Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor. M. Ş. Esendal 2) Doğru gitmeyip yolu uzatmak Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız. 3) Dönüp başka bir yönden gelmek Dolaş da arka… …
2avare dolaşmak — işsiz güçsüz, başıboş, aylak dolaşmak …
3orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek) — durmadan gezip dolaşmak …
4salma gezmek (veya dolaşmak) — başıboş hayvan gibi dolaşmak Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. R. Akyavaş Sokaklarda salma geziyor …
5çarşı pazar dolaşmak (veya gezmek) — alışveriş edilen her yeri dolaşmak Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz. R. N. Güntekin …
6ayakaltında dolaşmak — bir işe yaramadığı hâlde herkesin işine engel olacak biçimde ortalıkta dolaşmak …
7ev ev dolaşmak (veya gezmek) — her eve uğrayarak dolaşmak …
8eteği ayağına dolaşmak — eli ayağı dolaşmak …
9ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek) — bir sözü herkes birbirine söylemek Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. Halikarnas Balıkçısı …
10dilden dile dolaşmak — çok konuşulmak, uzun süre bahsedilmek Adları dilden dile dolaşan insanların en büyük hususiyetlerinden biri de güzel konuşmalarıdır. B. R. Eyuboğlu …