-
1 зарождаться
doğmak; uyanmak* * *несов.; сов. - зароди́тьсяdoğmak; doğup filizlenmek; uyanmakу него́ зароди́лась но́вая мысль — onda yeni bir düşünce uyandı
-
2 родиться
несов., сов.1) doğmak, dünyaya gelmekроди́ться слепы́м — kör doğmak
у них роди́лся сын — bir oğulları oldu
он роди́лся и вы́рос в Москве́ — Moskova'da doğup büyümüştü, doğma büyüme Moskovalıdır
не роди́лся ещё тот, кто... —...acak henüz anasından doğmadı
2) перен. doğmak, meydana gelmekроди́лась блестя́щая иде́я — parlak bir fikir doğdu
3) ( давать урожай) ürün vermek••роди́ться в руба́шке / в соро́чке — kadir gecesi doğmak
-
3 возникать
ortaya çıkmak,oluşmak,meydana gelmek; doğmak,uyanmak; baş göstermek* * *1) ( появляться) ortaya çıkmak; oluşmak, meydana gelmek (образовываться, складываться); doğmak, uyanmak (рождаться, пробуждаться); çıkmak, baş göstermek ( начинаться)возника́ет вопро́с... — bir soru ortaya çıkıyor...
у меня́ возни́кла мысль / иде́я — bende bir düşünce uyandı
на доске́ возни́кла та же пози́ция — шахм. tahtada aynı durum oluştu
у меня́ возни́кло сомне́ние — bana şüphe geldi
2) ( становиться видным) belirmek -
4 возрождаться
yeniden doğmak* * *несов.; сов. - возроди́тьсяyeniden doğmak; yeniden dirilmek -
5 восходить
çıkmak; doğmak; kadar gitmek,kadar uzanmak* * *1) ( подниматься) çıkmak2) (о солнце, луне) doğmak3) ( иметь своим началом)...a kadar inmek / gitmek / uzanmak -
6 вставать
ayağa kalkmak; doğmak; sığmak,girmek; ortaya çıkmak; durmak (faaliyet/saat)* * *несов.; сов. - встава́ть1) врз (ayağa) kalkmak; çıkmak (на стул и т. п.)встава́ть на ковёр — halıya basmak
2) (о солнце, луне) doğmak3) ( умещаться) sığmak, girmek4) в соч.встава́ть на защи́ту ро́дины / оте́чества — vatan savunmasına koşmak
встава́ть перед глаза́ми — gözlerinin önüne gelmek
6) разг. durmakчасы́ вста́ли — saat durdu
заво́д встал — fabrika faaliyetini durdurdu
••встава́ть на путь социали́зма — sosyalizm yoluna girmek
встава́ть на путь обма́на — hile yoluna gitmek
встава́ть на оши́бочный путь — yanlış bir yola gitmek
они́ вста́ли на путь злоупотребле́ний — onlar suiistimal yolunu tuttu
встава́ть на сто́рону кого-л. — birinin tarafını tutmak; birinde yana çıkmak
лежа́ть не встава́я (о больном) — yataklara döşenmek
-
7 всходить
-
8 являться
gelmek; görünmek; ortaya çıkmak,doğmak; türemek; ileri gelmek* * *несов.; сов. - яви́ться1) gelmekявля́ться в суд — mahkemeye gelmek
он яви́лся то́лько под у́тро — ancak sabaha doğru geldi
не яви́ться на рабо́ту (прогулять) — işini asmak
2) ( показываться) görünmekГа́млету яви́лся при́зрак отца́ — Hamlet'e babasının hayali göründü
3) ( возникать) doğmak; ortaya çıkmak, türemekу меня́ яви́лась но́вая мысль — bende yeni bir fikir uyandı
4) ( оказываться) (nedeni) olmak, ileri gelmekпричи́ной пожа́ра яви́лось коро́ткое замыка́ние — yangın kontaktan oldu
5) тк. несов. (быть, представлять собой) olmak -
9 вкрадываться
несов.; сов. - вкра́сться1) doğmakв его ду́шу вкра́лось сомне́ние — içine kurt düştü
2)вкра́лась оши́бка — sehven bir hata yapıldı
••вкра́сться в чье-л. дове́рие — kurnazlıkla birinin itimadını kazanmak
-
10 предчувствовать
önceden sezmek, içine doğmak
См. также в других словарях:
doğmak — nsz, ar 1) Dünyaya gelmek 2) Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı. R. N. Güntekin 3) e Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak 4) mec. Ortaya çıkmak, sonucu olmak Nezaket denen şey,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eksik doğmak — vaktinden önce veya organları gelişmeden doğmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbe (veya kalbine) doğmak — içine doğmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlüne doğmak — içine doğmak, sezmek, hissetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzerine bir iki güneş doğmak — sabah yataktan geç kalkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
güneş doğmak — sabahleyin güneş ufuktan yükselmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün doğmak — sabah olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne bir iki güneş doğmak — hlk. sabah yataktan geç kalkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine doğmak — bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak Bunu git hocadan sor, elbette benden, senden önce o cennetlik kişinin içine doğmuştur. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
eline doğmak — (biri ötekinin) yaşlı bir kimse, birini, çocukluğundan beri çok yakından tanımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
togmak — doğmak, meydana çıkmak, belirmek; yükselmek, havalanmak, gö ğe ağmak I, 65, 96, 301, 332, 340, 429, 456; I I, 14, 80, 128; III, 183,194, 247, 282, 333, 378 § kün togs ıg dogu … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini