dindirmek
1dindirmek — i Dinmesini sağlamak …
2ondurmak — dindirmek, teskin etmek …
3dağlamak — i 1) Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak 2) Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım. O. C.… …
4dindirivermek — i Çabucak veya ansızın dindirmek …
5dindirme — is. Dindirmek işi …
6gidermek — i 1) Ortadan kaldırmak, yok etmek Vapur sorar, yol öğrenir, merakımızı gideririz. S. F. Abasıyanık 2) Dindirmek Birleşik Sözler gideren alan renkgideren …
7şişe çekmek (veya vurmak) — ağrı dindirmek amacıyla içinde alev yakılarak havası seyreltilen özel bir şişeyi veya bardağı sırta yapıştırmak, vantuz çekmek …
8teskin etmek — acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırmak, dindirmek Gönlüme teselli kendimde buldum / Sabır ile teskin ettim özümü. Âşık Veysel …
9acısını almak — 1) acılığını gidermek 2) sızıyı dindirmek 3) mec. sıkıntısını, üzüntüsünü azaltmak …
10amrulmak — (kaynayan tencere, insan soluğu) senmek, çekilmek I, 53, 248, 249bkz: em rülmek yatıştırmak, dindirmek. III, 428429bkz: amurtmak, emrülmek …
- 1
- 2