derece almak

  • 1derece almak (veya yapmak) — başarı göstererek ödül kazanmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2not almak — 1) biri konuşurken onun söylediklerini yazmak Not alıyorum, Türkçeye mısra mısra hemen tercüme ediyorum. R. H. Karay 2) bir şeyi başlıca noktalarını özetleyerek yazmak 3) öğrenci, iyi veya kötü numara, derece almak 4) bir şeyin niteliğiyle ilgili …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 3yok pahasına satmak (veya almak veya gitmek) — son derece ucuz satmak Mallarını, tarlalarını yok pahasına satıyorlardı. Ö. Seyfettin …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4ateşini almak — 1) yüksek vücut ısısını düşürmek Alnına sirkeli bez koyun, ateşini alır. 2) derece ile ateşi ölçmek 3) mec. acıyı, yanmayı azaltmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6not — is., Fr. note 1) Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın. R. N. Güntekin 2) Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece 3) mec.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8perese — is. 1) Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi 2) mec. Durum, derece, kerte İş bu pereseye geldikten sonra... Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller peresesine getirmek pereseye almak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10yan — is. 1) Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. M. Ş. Esendal 2) Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet Yaşlı garson yanımıza geldi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Yer 4) Üst 5)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük