demek

  • 81aforozlu — sf. Aforoz edilmiş, kovulmuş, uzaklaştırılmış Demek kahraman tabiatlılar aforozluydular. H. E. Adıvar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 82ah vah — is., T. ah + Ar. vāh İnleme, sızlanma, ahuvah Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 83alçacık — sf., ğı Çok alçak Alçacık duvar. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller alçacık dağları ben yarattım demek alçacık eşeğe herkes biner …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 84anlamak — i 1) Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı. S. F. Abasıyanık 2) Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 85anlamlı — sf. 1) Anlamı olan, manalı 2) mec. Bir şey demek isteyen, düşündürücü, manidar Birleşik Sözler çok anlamlı eş anlamlı iki anlamlı ikiz anlamlı karşıt anlamlı tek anlamlı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 86anlayışlı — sf. 1) Anlayışı olan, ferasetli, izanlı, zeki 2) Hoşgörülü Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için. P. Safa 3) zf. Hoşgörülü bir biçimde Kocasına bir şeyler demek, anlayışlı, şefkatli davranmak istiyor. A.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 87armut — is., du, bit. b., Far. emrūd 1) Gülgillerden, çiçekleri beyaz, yurdumuzun her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis) Ankara armudu. Hacı Hamza armudu. 2) bit. b. Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi 3) sf., argo Çok bön,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 88babalık — is., ğı 1) Baba olma durumu Babalık bunu gerektirir. 2) hlk. Üvey baba O sırada babalığını anımsıyordu kötü bir düşü anımsarcasına ve kızgınlıktan tepesi atıyordu. M. Uyguner 3) hlk. Kayınbaba, kayınpeder 4) ünl. Yaşlı veya küçümsenen adamlara… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 89bismillah — is., Ar. bismillah Besmele Omzumda kalmıştı el sıcaklığıyla / Anamın okşarken söylediği bir bismillah. F. H. Dağlarca Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bismillah demek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 90bol — 1. is., lü, Fr. bol Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki 2. sf. 1) İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. P …

    Çağatay Osmanlı Sözlük