delik��tn�� v��n��
101sübekli — sf. Sübeği olan Beşikler sübekli olduğu gibi bazı salıncakların alt kısmında da sübek geçecek bir delik mevcuttur. R. H. Karay …
102şırlama — is. 1) Şırlamak işi 2) Gaz veya sıvının dar bir delik, kanal vb.nden geçmesiyle duyulan ses …
103tahta kurdu — is., hay. b. Tahtadan yapılma eşyayı kemirerek delik deşik eden kın kanatlı böcek (Anobium punctatum) …
104temek — is., ği, hlk. Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere …
105tıkaç — is., cı Herhangi bir şeyin delik veya ağzını tıkamaya yarayan nesne Birleşik Sözler kulak tıkacı …
106tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… …
107tire — 1. is., Fr. tiret 1) Kısa çizgi 2) Uzun çizgi 2. is. 1) Dikişte kullanılan pamuk ipliği Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. M. Yesari 2) sf. Pamuk ipliğinden yapılmış …
108tütsü gözü — is. Çadırlarda duman çıkmasını sağlayan delik Yalnızca tütsü gözü denilen duman deliği açık olduğundan, karın beyazlığı çadırı ısıtıyordu. N. Araz …
109yama — is. 1) Delik ve yırtığı uygun bir parça ile onarma, kapatma 2) Bu iş için kullanılan parça Bereket versin benim tente yaması içindeki paracıklara. A. Gündüz 3) Deride geniş leke Birleşik Sözler gizli yama Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yama… …
110yanardağ ağzı — is., jeol. Yanardağın tepesinde, yamacında veya eteğinde arka arkaya patlamalar ve püskürtmelerle oluşmuş koni biçiminde delik, krater …