değişik

  • 1değişik — sf., ği 1) Değiştirilmiş, muaddel Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince... 2) Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan Değişik bir oda takımı. 3) Çeşitli, farklı Değişik renkler. 4) is., hlk. Yedek iç çamaşırı, giyecek Hiç değişiğim kalmadı.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2muaddel — değişik …

    Hukuk Sözlüğü

  • 3becayiş etmek — değişik yerdeki görevliler, karşılıklı yer değiştirmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4çeşni katmak — değişik bir katkı yapmak Varlığa yepyeni bir çeşni katan yepyeni bir ulus yaratacağım sizden. T. Oflazoğlu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5ha Hoca Ali ha Ali Hoca — değişik gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte aynı olduğunu anlatan bir söz …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6bilgi toplamak — değişik yer ve kaynaklardan sağlanan bilgileri bir araya getirmek Sormuş, soruşturmuş, ailesi ve çevresine ilişkin bir sürü bilgi toplamıştı. A. İlhan …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7fantezi — is., Fr. fantasie 1) Sonsuz, sınırsız hayal 2) Değişik heves, değişik beğeni, değişik düşünüş Üstelik büyük bir taklit kabiliyeti ve fantezisi vardı. R. N. Güntekin 3) sf. Süslü ve türü değişik olan Yerinden doğrulmuş fantezi ipek çoraplarını,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8bağdaştırmacılık — is., ğı, anat. 1) Farklı kökenlere sahip değişik kültür özelliklerini birleştirme veya kaynaştırma işi 2) fel. Pek çok değişik öğretiyi birleştirmeyi amaçlayan felsefi veya dinî öğreti …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9bin türlü — sf. 1) Birbirinden çok farklı, çok değişik, bin çeşit 2) zf. Birbirinden çok farklı biçimde, çok değişik biçimde Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor. Y. K. Beyatlı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10çok sesli — sf., müz. 1) Çok seslilikle ilgili, polifonik 2) müz. Birçok değişik sesin bir araya gelmesiyle yapılan (müzik), polifonik 3) mec. Değişik düşüncelerin özgürce dile getirildiği (ortam, toplum) …

    Çağatay Osmanlı Sözlük