değişik

  • 121kuyruksallayan — is., hay. b. Kuyruksallayangillerden, kanatları ve vücudunun üst bölümü kül rengi, alt bölümü değişik sarı olan, uzun kuyruklu, küçük, ötücü kuş, yont kuşu (Motacilla) …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 122lastikli söz — is. Değişik anlamlara gelebilen, farklı değerlendirilebilen konuşma …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 123lazer — is., fiz., Fr. laser Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı Birleşik Sözler lazer ışını …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 124leke — is., Far. leke, lekke 1) Kirliliği gösteren iz Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi. A. Ş. Hisar 2) Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 125levazım — is., ç., Ar. levāzim 1) Değişik iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler Anadolu şehirleri, kasabaları, köyleri harıl harıl levazım gönderdiler. Y. K. Beyatlı 2) Gerekli araç ve gereçleri sağlayan büro Hayri Efendi ayakta bekledi,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 126makara — is., Ar. bekere 1) Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin 2) Sürme kapak rayları üzerinde hareket edecek biçimde metal veya plastikten yapılmış değişik tiplerdeki sürme kapak aleti 3) Bir… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 127marn — is., mdn., Fr. marne Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez toprağı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 128meç — 1. is., Fr. mèche Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç 2. is., Fr. mèche Saçın küçük tutamlar biçiminde değişik renklerde boyanmış durumu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük