daraltmak
1daraltmak — i 1) Dar duruma getirmek Hoyrat bir rüzgâr bütün gün tozu dumanına katmış, solukları kesmiş, göğüsleri daraltmıştı. T. Buğra 2) Sayıca azaltmak Aslında geniş olan kadroyu ne akla hizmet edip de bu derece daralttığına bir türlü akıl erdirememişti …
2TAZYİK — Daraltmak, sıkıştırmak. * İcbar etmek. * Sıkıntı ve ızdırab vermek. * Zorlama, baskı. * Fiz: Bir kuvvet harcayarak yapılan basma veya itme işi. Basınç. Katı cisimler, üzerine konuldukları satıhlara; sıvılar, içinde bulundukları kabın hem dibine… …
3kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına …
4kısmak — i, ar 1) Sesi azaltmak, alçaltmak Radyoyu biraz kısar mısın? 2) Gözü biraz kapamak Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı. N. Cumalı 3) Ezmek, büzmek, daraltmak Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını. S. F.… …
5belirlemek — i 1) Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek Künyesi bile daha doğarken onun yönünü belirlemiş gibi idi. H. Taner 2) man. Yeni bir kavramı, özünü oluşturan ögeleri açıklayarak tanımlamak, sınırlamak 3) Bir kavramı, ayırıcı bir öge… …
6daraltıvermek — i Çabucak daraltmak …
7daraltma — is. Daraltmak işi …
8kasıntı — is. 1) Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş Bu kolun kasıntısını sökmeli. 2) mec. Büyüklenme, kurum, gurur 3) sf., mec. Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse) …
9kasmak — ar 1) Kasları gergin duruma getirmek 2) i Kısaltmak 3) Daraltmak 4) mec. Baskısı altında tutmak Birleşik Sözler kasım kasım Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kasıp kavurmak …
10subılamak — enll şeyi söbü yapmak, ucunu sivriltmek, yanlarını daraltmak III, 323 …
- 1
- 2