buyurmak
1buyurmak — buyurmak, emretmek III, 186 buz buz, I, 186, 353, 425; II, 214, 346; III, 123, 297 …
2buyurmak — i, e 1) Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur. N. Ataç 2) Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek …
3ihsan etmek (veya buyurmak) — bağışta bulunmak, bağışlamak Allah bir de kız çocuk ihsan etseydi, bu ismi verecektim. R. H. Karay …
4müsaade etmek (veya buyurmak) — 1) izin vermek Rica ederim, bize artık müsaade edin! O. C. Kaygılı 2) geçiş için yol vermek, yol açmak 3) elverişli, uygun olmak …
5emir vermek — buyurmak, buyruk vermek Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi. H. Taner …
6бујрум — (тур. buyurmak) повелете …
7buiurdiu — buiurdíu, buiurdíuri, s.n. (înv.) ordin scris de un paşă, de un vizir. Trimis de blaurb, 24.03.2006. Sursa: DAR buiurdíu ( íe), s.n – (înv.) Ordin, decret. – var. buiuruldiu, buiurultiu, buiurlău, buiurdismă. tc. buyur(ul)du ordin dat de un… …
8buyurma — is. Buyurmak işi …
9emretmek — i, e, der, Ar. emr + T. etmek Buyurmak, emir vermek Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller emretti patrik efendi …
10emreylemek — i, e, Ar. emr + T. eylemek Buyurmak, emretmek …
- 1
- 2