bulaşık
1bulaşık — is., ğı 1) Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür. M. Ş. Esendal 2) mec. İz, etki, kalıntı Daha balayının bulaşığı… …
2bulaşık makinesi — is. Bulaşık yıkamaya yarayan alet Birleşik Sözler bulaşık makinesi tuzu …
3bulaşık deterjanı — is. Bulaşık yıkarken kullanılan toz, sıvı veya krem biçimindeki temizleme maddesi …
4bulaşık eldiveni — is. Bulaşık yıkarken kullanılan, plastikten yapılmış, geçirimsiz eldiven …
5bulaşık makinesi tuzu — is. Bulaşık makinelerinde yıkananların ve makine parçalarının üzerinde kireç kalıntısının oluşmasını engelleyen kimyasal bileşim …
6bulaşık suyu — is. 1) Bulaşıkları yıkamak için kullanılan su 2) Bulaşığın yıkanmasıyla ortaya çıkan su Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bulaşık suyu gibi …
7bulaşık iş — is. Yolsuz, uygunsuz, kirli iş …
8bulaşık adam — is. Yolsuz, uygunsuz işler yapan, sataşma alışkanlığı olan kimse …
9bulaşık bezi — is. Bulaşıkları yıkamak için kullanılan bez …
10bulaşık deniz — is. Mayın tehlikesi olan deniz …