birinden

  • 61mali yıl — is., ekon., esk. Her yıl bütçenin uygulanması için martın birinden başlayıp ertesi yıl şubat sonunda kapanan süre …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 62manitacılık — is., ğı Tanışıyormuş gibi yaparak veya çevredeki yandaşlarından destek alarak birinden para sızdırma işi, bir çeşit dolandırıcılık, manita …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 63minnettar — is., Ar. minnet + Far. dār Birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu sayan, gönül borcu olan kimse, gönül borçlusu Beni de aranıza aldığınıza minnettarım. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller minnettar kalmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 64rücu hakkı — is., huk. Bir kimsenin alacaklısına ödediği şeyi diğer birinden istemeye hakkı olması durumu Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. Anayasa …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 65satmak — i, ar 1) Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek Geniş arazisini parselleyip sattı. T. Buğra 2) nsz, mec. Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı. P. Safa 3) mec. Bir kimse,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 66serilmek — e 1) Serme işi yapılmak Sanki sedirlerine Bursa ipeklileri serilen bizim odalarımız değildi. O. S. Orhon 2) Bir yere uzanıp yatmak Kanepenin birinden kalkıp ötekine serildim. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller serilip serpilmek… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 67sızdırmak — i 1) Sızmasına yol açmak Bu küp suyu sızdırıyor. Son kadeh adamı sızdırdı. 2) Haber, sır vb.ni duyurmak, yaymak Seyahat muamelen tamam oluncaya kadar kimseye bir şey sızdırmayacağım. H. Taner 3) Eritip süzerek temiz bir duruma getirmek 4) mec.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 68sidik borusu — is., anat. Sidiği böbreklerin her birinden sidik torbasına akıtan bir çift kanal …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 69tarafından — zf. 1) Herhangi birinden Dostları tarafından çok sevilmiş bir zattı. A. Ş. Hisar 2) Eliyle, aracılığıyla 3) Türünden, çeşidinden …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 70tebelleş — sf., hlk. İstenmediği hâlde, birinden veya bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tebelleş etmek tebelleş olmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük