biriktirmek
1biriktirmek — i 1) Toplayıp yığmak 2) Bir şeyi ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek Zehra aldığı bütün paraları biriktiren, iyi kalpli, sessiz bir kızdı. S. F. Abasıyanık 3) Öğrenme, yarar sağlama vb. sebeplerle bazı nesneleri bir araya getirmek,… …
2irkmek — biriktirmek …
3irmek — biriktirmek …
4İDDİHAR — Biriktirmek, toplamak, yığmak. * Kıtlık zamanında yüksek fiatla satmak üzere zahire toplayıp saklama …
5artırmak — i 1) Artmasını sağlamak, çoğaltmak 2) Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek 3) Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek 4) mec. Herhangi bir davranışta ileri gitmek Sen edepsizliği adamakıllı… …
6bent — is., di, esk., Far. bend 1) Bağ, rabıt 2) Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm 3) Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet Bentler, hakikaten Osmanlı medeniyeti eserlerinden örnek verecek heybetli tesislerden imiş. A.… …
7biriktirme — is. Biriktirmek işi, tasarruf …
8depolamak — i 1) Depo etmek, biriktirmek 2) bl. Bir bellek cihazına veriyi yerleştirmek veya saklamak …
9düz tümleç — is., ci, dbl. Yalın durumda bulunan tümleç Para biriktirmek. yemek seçmek, örneklerindeki para, yemek kelimeleri …
10irkmek — nsz, er, hlk. 1) Birikmek 2) Biriktirmek, toplamak 3) Tiksinmek …