biri-biri
61fasulye gibi kendini nimetten saymak — (biri) kendine çok değer vermek, kendini bir şey sanmak …
62halef selef olmak — biri ötekinin makamını almak, yerine geçmek …
63köşe kapmaca oynamak — biri başkasına gidip bulamadığı sırada, o da kendisine gelip bulamamak, birbirini arayıp durmak …
64mahkemelik olmak — (biri başkasıyla) istemediği hâlde dava konusu olmak …
65rahmet okutmak — biri, kötü bir kimseden daha kötü çıkmak …
66yavuz hırsız ev sahibini bastırır — biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü. H. R. Gürpınar …
67zıt gitmek — (biri biriyle) birine karşı sürekli ters davranmak, istediklerinin tersini yapmak ... ahlakını az çok bilirim, onunla zıt gitmeye gelmez. A. Haşim …
68himaye görmek — biri tarafından korunmak, kayırılmak, gözetilmek …
69iki paralık olmak — (biri) değerini, onurunu yitirmek Herifi enseleyemezsem diye, aklı başından gidiyordu. Mahalledeki on beş yıllık bekçilik haysiyeti iki paralık olacaktı. S. Kocagöz …
70şaşkına dönmek — (biri) beklenmedik bir durum karşısında şaşkınlaşmak Bunlar da Mustafa Kemal i ifratlı hareketlere, yanlış yollara sevk etmek töhmeti altında bunalmış, şaşkına dönmüş idiler. Y. K. Karaosmanoğlu …