bir yanı

  • 41karina etmek — gemiyi karinası ortaya çıkacak biçimde bir yanı üzerine yatırmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 42karaya oturmak — gemi denizin sığ bölümüne saplanıp kalmak Olan olmuş, bizim teknenin bir yanı, pamuk şiltelere serilir gibi karaya oturmuş. B. R. Eyuboğlu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 43biryanlı — sif. Birtərəfli, bir yanı olan …

    Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • 44İKTİDAB — Bir şeyi kendisi için kesmek. * Henüz öğretilmemiş deveye binmek. * İrticâlen söz söylemek. * Edb: Şâir, kasidesinden teşbihi keserek maksadına, yani medhettiğinin medhine geçmek. Hüsn i tahallus (yani: Bir şeyin meydana gelmesine hayali ve güzel …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 45VAKF — Bir kimseyi veya bir şeyi alıkoymak, durdurmak. Kımıldatmamak. * Hareketten fariğ olmak, imsak etmek. Hapsetmek. Aslâ satılmamak, başka şeye tebdil olunmamak şartı ile bir mülkü Allah yoluna vermek. Menfaatı hayır nevilerinden birisine âit olmak… …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 46VASİYET — Bir işi birisine havale etmek. * Emir. * Fık: Bir malı veya menfaatı, ölümden sonrası için bir şahsa veya bir hayır cihetine teberru yolu ile (yani, meccanen) temlik etmek …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 47ŞART — Bir kısım muamelelerde lüzumlu olan hüküm. Bir şeyin olması ona bağlı olan şey. * Kayıt. Bir iş için mutlaka lüzumlu olan husus. * Yemin. * Hal, vaziyet. * Gr: Biri diğerine bağlı olan iki cümle hakkında delâlet edilen; yâni mütevakkıf aleyhe… …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 48CÜZ-İ LÂYETECEZZÂ — Bir daha bölünmeyen en küçük parça. En küçük cisim parçası. Tecezzisi kabil olmayan. Atom. Yani parçalansa, maddîlikten çıkıp kanun u İlâhî ile bir nevi kuvvete inkılâb eder …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 49ENFÜSÎ — Bir kimseye mahsus görüş ve düşünüş. Nefse, kendi hayatına aid, dâhile aid. (Subjektif) (Objektifin zıddı)(İ lem eyyüh el aziz! Afaki mâlumat, yâni; hâriçten, uzaklardan alınan mâlumat, evham ve vesveselerden hâli olamıyor. Amma bizzat vicdâni… …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 50GUNM — Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir. Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır. Binaenaleyh …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük