bir etmek
1yerle bir etmek — temeline kadar yok etmek, tahrip etmek Ali bütün karargâhı yerle bir edecek bu korkunç alete bakmak istedi. Ö. Seyfettin …
2bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …
3bir çift — sf. 1) İki adet Bakın çantasında acep nesi var / Bir çift kundurayla bir de fesi var. Halk türküsü 2) Biraz, bir iki Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir çift lakırtı etmek bir çift sözü olmak …
4etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H …
5bir çift lakırtı etmek — kısa konuşmak Adam hesabına koyup bir hatır sormaz, bir çift lakırtı etmezler. M. Ş. Esendal …
6bir kalem geçmek — boş vermek, bir an için göz ardı etmek Üniversiteyi filan bir kalem geçin, liseyi bile okuyamamıştı. H. Taner …
7bir çuval inciri berbat etmek — düzelmekte olan bir durumu yersiz, yanlış davranışlarla bozmak Bir çuval inciri berbat etmişlerin süklüm püklümlüğüyle müfettişin yanına çıktı. O. Kemal …
8bir paralık etmek — çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek Burnumuzun dibinde araba soydular, namusumuzu bir paralık ettiler. R. N. Güntekin …
9bir koyundan iki post çıkarmak — olması gerekenden daha fazla elde etmek …
10bir şey söylemek — 1) konuşmak 2) belirtmek, anlatmak, ifade etmek …