bir dikişte
1bir dikişte — zf. Ara vermeden (içmek) …
2bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …
3fondip yapmak — bir solukta, bir dikişte içmek …
4dikiş — is. 1) Dikme işi Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu. R. H. Karay 2) Dikme biçimi Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi. A. Ş. Hisar 3) Dikilen yer Astarın dikişi sökülmüş …
5fondip — zf., Alm. von + T. dip Sonuna kadar, bir solukta, bir dikişte Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fondip yapmak …
6bilinç — is., ci 1) İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur 2) Bir toplumdaki ruhsal etkinliklerin veya ruhsal durumların bütünü 3) Dimağ 4) mec. Temel bilgi, temel görüş 5) ruh b. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme… …
7büzgü — is. Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım …
8karşılaştırmak — i, le 1) Karşılaştırma işini yaptırmak 2) Kişi ve nesnelerin benzer veya ayrı yanlarını incelemek için kıyaslamak, mukayese etmek 3) Dikişte giysinin bir yanına yapılan işlemi, eşitlik sağlamak amacıyla öbür yanında uygulamak …