beyin
101spastik — is., ği, Fr. spastique Beyin zedelenmesi yüzünden kasları kasılmış kimse …
102şaplatmak — i, e 1) Şap diye ses çıkartmak Sonra, bir karış sakallı yüzünden dört beş defa şaplatarak öptü. S. F. Abasıyanık 2) Sesli şamar vurmak Beyin bileğini yakalar, sonra da suratına tokadı şaplatır. S. Birsel …
103takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… …
104think-tank — is., İng. think tank Bakınız beyin takımı …
105üçgen — is., geom. 1) Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir. T. Buğra 2) sf. Bu biçimde olan Birleşik Sözler üçgen piramit üçgen prizma çeşitkenar üçgen dik üçgen …
106zar — 1. is., esk., Ar. izār dan Kadınların örtündükleri çarşaf, car (II) 2. is. 1) İnce perde veya örtü 2) anat. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper 3) bit. b. Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden… …
107temenni etmek — dilemek Temenni edelim ki ömürleri damat beyin boyu gibi uzun olsun. R. N. Güntekin …
108utancından yere geçmek — çok utanmak Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim. H. R. Gürpınar …
109keyfine bakmak — dilediğince yaşamak, güzel vakit geçirmek Beyin seni davet etmiş, iç, ye, keyfine bak! A. Gündüz …
110bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek — (birinin) birinin her istediğini hemen yerine getirmek Maliye müfettişi sizin beyin mektep arkadaşıymış. Sözünden çıkmaz, bir dediğini iki etmezmiş. O isterse arkasından söyler, kocamı kurtarır. R. N. Güntekin …
