beyaz leke
1leke — is., Far. leke, lekke 1) Kirliliği gösteren iz Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi. A. Ş. Hisar 2) Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler… …
2GURR — Beyaz leke …
3ak — is. 1) Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Ablak yüzlü, kısa kesilmiş ak sakallı bir adamdı. M. Ş. Esendal 3) Beyaz leke Bir gözünde ak var. 4) Bazı şeylerde beyaz bölüm Yumurta akı. Gözün akı. 5) sf., mec.… …
4akıtma — is. 1) Akıtmak işi 2) Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke 3) Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan …
5misafir — is., Ar. musāfir 1) Konuk 2) tıp, esk. Gözün saydam tabakasında herhangi bir sebeple oluşan beyaz leke Birleşik Sözler misafirhane misafir odası misafir salonu başmisafir kulak misafiri şeref misafiri …
6sakar — is. 1) Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma 2) sf. Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse) Orada ne babamın sakar hareketlerinden ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu. Y. K.… …
7bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… …
8kara — 1. is. 1) En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım. B. S. Erdoğan 3) Esmer 4) sf., mec. Kötü, uğursuz, sıkıntılı 5) mec. Yüz kızartıcı durum, leke 6) mec. İftira… …