-
1 подобный
1) ( сходный) benzeri, gibiэ́то и ему́ подо́бные приложе́ния — bu ve benzeri öneriler
Петро́в и ему́ подо́бные — Petrov ve onun gibileri
2) ( такой) böyle(si), bunun gibi(si), bu tür(den), bu çeşit(ten)подо́бного ро́да фа́кты — böyle alaylar, bu tür olaylar
я подо́бного никогда́ не ви́дел — böylesini hiç görmedim
3) мат. benzerподо́бные треуго́льники — benzer üçgenler
••и тому подо́бное (сокр. - и т. п.) — ve benzerleri (сокр. - v.b.)
-
2 такой
böyle,öyle,böylesi,öylesi; şöyle* * *мест.1) böyle, öyle, böylesi, öylesi benzeriтаки́е телепрогра́ммы — böyle / benzeri televizyon programları
таки́е, как ты — senin gibiler
будь таки́м, как он! — onun gibi ol!
кто мы таки́е? — biz kimleriz?
за тако́го, как ты, она́ не пойдёт! — senin gibisine varmaz o!
э́та ру́чка така́я же, как та — bu kalem o kalemin aynıdır
тако́й мне не ну́жен — böylesi bana gerek değil
таки́х то́нкостей он не поймёт — bu kadar inceliklerine aklı ermez onun
2) öyle; böylesine öylesineон тако́й стара́тельный! — öyle çalışkan ki!
ра́ньше их отноше́ния не были таки́ми дру́жественными — önceleri ilişkileri böylesine dostane değildi
не будь ты таки́м упря́мым... — sende bu inat olmasaydı
почему́ коридо́р тако́й у́зкий? — koridor neden bu kadar dar?
в тако́й напряжённый пери́од — bunca gerilimli bir dönemde
в тако́й по́здний час — gecenin bu geç saatinde
о́зеро тако́е глубо́кое, что... — göl öylesine derin ki,...
пробле́ма и сего́дня остаётся тако́й же ва́жной, как и вчера́ — sorun dün ne kadar önemli idi ise bugün de o denli önemlidir
3) разг. şu, şöyleвозника́ет тако́й вопро́с:... — şu sorun ortaya çıkıyor:...
4) разг.ты сегодня како́й-то не тако́й — bugün bir hoşluğun var senin
5) (тако́е) → сущ., с böyle (bir) şey, öyle (bir) şeyтако́е со мной случи́лось впервы́е — ilk geldi başıma böyle şey
он тако́е сказа́л, что... — öyle bir şey söyledi ki,...
да мо́жет ли быть тако́е?! — hiç olabilir mi öyle şey / bu?!
что я ему́ тако́го сде́лал? — ona ne yaptım ki?
••что тако́е? — ne var?
что тако́е случи́лось? — ne oldu?
да кто ты тако́й, что́бы... — sen kim oluyorsun da...
в тако́м слу́чае — см. случай
-
3 Moses' ranklike dispersion test
French\ \ -German\ \ -Dutch\ \ Moses-rangordetoets voor gelijkheid van spreidingItalian\ \ -Spanish\ \ -Catalan\ \ -Portuguese\ \ teste de dispersão de MosesRomanian\ \ -Danish\ \ -Norwegian\ \ -Swedish\ \ -Greek\ \ -Finnish\ \ Mosesin jakaumasta riippumaton järjestyslukutestiHungarian\ \ Moses-féle rangjellegû eloszlási próbaTurkish\ \ Moses sıra benzeri yayılım sınaması; Moses sıra benzeri yayılım testiEstonian\ \ Mosese astakulaadne hajuvustestLithuanian\ \ Moses rango dispersinis kriterijus; Moses rango tipo dispersinis kriterijus; Mozeso rango dispersinis kriterijus; Mozeso rango tipo dispersinis kriterijusSlovenian\ \ -Polish\ \ rangopodobny test dyspersji MosesaRussian\ \ рядоподобный критерий проверки гипотезы о равенстве дисперсий двух совокупностей МозесаUkrainian\ \ -Serbian\ \ -Icelandic\ \ -Euskara\ \ -Farsi\ \ -Persian-Farsi\ \ -Arabic\ \ اختبار التشتت شبيه الرتب لموسىAfrikaans\ \ Moses se rangsoortige dispersietoetsChinese\ \ 摩 西 die性 离 散 检 验Korean\ \ 모제스 순위가능 산포검정[검증], 모제스 순위가능퍼짐성검정[검증] -
4 аналогичный
benzer,andıran* * *benzer; benzeriаналоги́чный слу́чай — benzer bir olay
-
5 единственный
biricik,tek* * *1) biricik; tekего́ еди́нственная дочь — biricik kızı
еди́нственная наде́жда — tek umut
еди́нственный в своём ро́де — bir benzeri olmayan
2) (еди́нственное) → сущ., с tekеди́нственное, что мо́жно сде́лать, э́то... — yapılabilecek tek şey,...
еди́нственное, что я по́мню, (так) э́то... —... tek hatırladığım şey,...
••еди́нственное число́ — грам. tekil
пе́рвое лицо́ еди́нственного числа́ — birinci tekil kişi
-
6 тип
tip; kişi* * *м1) врз tipти́пы самолётов — uçak tipleri
госуда́рство но́вого ти́па — yeni tip bir devlet
отноше́ния но́вого ти́па — yeni tipten ilişkiler
ти́пы па́мяти — bellek tipleri
лю́ди э́того ти́па — bu tip insanlar
мост железнодоро́жного ти́па — demiryol köprüsü tipi / türü / benzeri bir köprü
2) разг. ( человек) kişi; herif неодобр.
См. также в других словарях:
benzeri — is. Aynı Birleşik Sözler ve benzerleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşi benzeri (veya manendi veya menendi) olmamak — benzeri olmamak Bir zamanlar Akıntıburnu nda çalarken, İstanbul da eşi manendi yokmuş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
FERİD(E) — Benzeri pek nâdir bulunan. Benzeri bulunmayan, yektâ. * Doğrudan doğruya Kur andan ders alıp ders veren ve kuvve i kudsiye sahibi olan Evliyaullah. Yalnız ve münferid. * Zamanında eşine rastlanmıyan. Akran ve emsali yok. * Dizilmiş inci. * Bir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
misli menendi yok — benzeri, eşi yok Bu sonbahar sabahında Gülhane Parkının misli menendi yoktur. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
FERD-İ FERÎD — Benzeri daha hiç gelmemiş. * Hz. Muhammed (A.S.M.) * Asrın en yüksek ve en değerli Zâtı. Asırda bir gelen büyük veli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FÂTIR — Benzeri bulunmayan şeyi yaratan. Hârika üstün san atiyle yaratan. Halkedici Allah (C.C … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MİSLİYET — Benzeri ve misli olmak. Benzerlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBDA-I SAN'AT — Benzeri olmayan mükemmellikte san at eseri. İbda yapabilene mübdi , eserlerine bedi a denir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBTİDA' — Benzeri olmayan bir şey yaratmak. (Bak: İbd … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
emsalsiz — sf. Eşsiz, eşi benzeri olmayan, bir benzeri daha bulunmayan Yüzünde, bakışlarında, her konuya göre değişen emsalsiz bir ifade kudreti vardı. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
eş — is. 1) Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun. Ö. Seyfettin 2) Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika Kadın diye eşini bellemiş,… … Çağatay Osmanlı Sözlük