basamak
1basamak — bȁsamak m <G āmka/basàmaka, N mn āmci/basàmaci> DEFINICIJA reg. 1. (mn u zn. stubište) drvena stuba unutar kuće [penjati se uz basamake; silaziti niz basamake] 2. prečka na ljestvama ETIMOLOGIJA tur …
2basamak — is., ğı 1) Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı. P. Safa 2) Derece, aşama, kerte, evre 3) mec.… …
3basamak basamak — zf. 1) Yavaş yavaş Ağzında taşıdığı bıçakla hevenkleri keser ve öylece basamak basamak aşağıya iner. R. H. Karay 2) Derece derece Çocuğun bitmeyen dertleriyle haşır neşir, adım adım, basamak basamak onunla birlikte bir yaşam savaşı verir. H.… …
4başamak — kertik yapmak, kertiklemek; agaçlar birbirine dayal ı olarak konmak . II I, 265,266 …
5basamak yapmak — bir kişiyi, bir durumu bulunduğu konumdan daha yükseğine erişmek için araç olarak kullanmak …
6merdiven basamak basamak çıkılır — en yüksek yere, yavaş yavaş yükselerek çıkılır anlamında kullanılan bir söz …
7seki — basamak …
8KADEME KADEME — Basamak basamak, derece derece …
9RÜTBE — Basamak, derece. * Memuriyet derecesi. * Sıra. Mertebe, menzile. * Efkârın sonu. * Merdiven ayağı …
10TİLLE — Basamak. * Sırada …